Şanlıurfa İli Kültür Eğitim ve Araştırma Vakıf (ŞURKAV) tarafından açılan Rızvaniye Külliyesi'nde hat sanatını icra eden Hattat Seyyid İsmail Özbek, hat sanatı ile ilgili İLKHA'ya konuştu.

Önceliklerinin talebe yetiştirmek olduğunu söyleyen Özbek, sanat anlamında sanatçıların önünün açılması gerektiğini ifade etti.

"Urfa'da hat sanatı kadim bir sanattan geliyor"

Seyyid İsmail Özbek

Özbek, "Hat demek, Arapçada 'çizgi' manasına geliyor. Hüsn-ü Hat demek de 'güzel çizgi' manasına geliyor. Yazı yazmaktan ziyade yazıyı güzel yazma sanatına hüsn-ü Hat deniliyor. Bunu yazan kişiye de 'hattat' deniliyor. 800-900 yıl öncesine baktığımız zaman Harran Kitabelerinde/kalıntılarında bile hüsn-ü Hat sanatına rastlayabiliyoruz. Urfa'da hat sanatı kadim bir sanattan, bir gelenekten geliyor. Kişi eğer sanatı seviyorsa, sanata destek veriyorsa haliyle de sanatçıyı sever, sanatçının iyi bir yerde olmasını ister ve o sanatın diğer kişilere aktarılması için gereken gayreti yapar; tabi bu kurumlar açısından bir durum. Günümüze baktığımız zaman değer veren kurumlarımız var. İşinde bilincinde olmayıp destek vermeyenler de var. Kişi eğer sanatı biliyorsa, seviyorsa gerçekten sanatçıya ciddi manada değer veriyor ve yapmış olduğu sanata ciddi manada kıymet veriyor." dedi.

"Hüsn-ü hat sanatı kolay öğrenilecek bir sanat değil"

Talebin çok ama talebenin az olduğunu belirten Özbek, "Önceliğimiz talebe yetiştirmek. Bu sanatın sadece bizle kalmayıp bizden sonraki nesillere, gençlere bunun aktarımını yapmak, en iyi şekilde bunu yürütmek önceliğimiz. Çok kazanç derdinde, birileri destek versin bir yerlerde olalım veya bir atölye tahsis edilsin derdinde değiliz. Bizim önceliğimiz bu sanatı nasıl öğrendiysek bunu bizden sonra gelenlere öğretme derdindeyiz. Talep eden çok ama talebesi az. Sanatı duymuştur veya görmüştür ve bir merak içerisinde gelir. Hüsn-ü hat sanatına baktığımız zaman kolay öğrenilecek bir sanat değil. Bir dersin en aşağı geçme süresi 1-2 ayı buluyor. Herkes bu sabırda, aşkta olmadığından dolayı maalesef 100 kişi başlarsa 5 kişi devam ettirme derdine düşüyor. Bu da sanatın ne kadar ağır bir sanat olduğunu, ne kadar kaliteli bir sanat göstermiş oluyor. Günümüze baktığımız zaman bütün sanatlar neredeyse hüsn-ü hat sanatını kabullenmiştir. Her alanda binlerce yüzlerce sanatçı bulabiliriz ama hat sanatı öyle değil. Türkiye nüfusuna baktığımız zaman 82 milyonluk bir ülkede 500'ü geçmez." diye konuştu.

"Hat sanatı Kur'an-ı Kerim'in en güzel şekilde yazıldığı sanattır"

Hat sanatının sayesinde gayrimüslimlerin İslam'la tanıştığını söyleyen Özbek, "Hat sanatı gerçek anlamda farklı bir konumda. Hat sanatının farklı olmasının bir sebebi de bir yerde ilim olmasıdır. Hat sanatı Kur'an-ı Kerim'in en güzel şekilde yazıldığı sanattır. O sebeple diğer sanatlara nazaran ağırlığı vardır. Hocalarımız bahsediyor; Avrupa ülkelerinde yapılan camilerde nice insanlar gayrimüslimler o yazıları merak ettiği için İslam dinini araştırıp İslam'a geçiş yapıyorlar. O nedenle hat sanatının hem maneviyatı hem de bir güzelliği var." ifadelerini kullandı.

"Bir yapı yapıldığı zaman bir hattata bir kitabede yazdırın"

Hat sanatı ile ilgili kurumlara seslenen Özbek, "Hat sanatının kullanıldığı yerler en başta levha olarak yapılır. Hattatın yapmış olduğu kâğıda yazılır. Hattat yazacağı sözü tasarlar, istifini yapar, kompozisyonu düzenler. Daha sonra buraya geçirdikten sonra levha haline getirir. Evlerin baş köşesine, camilere asılabilir. Taş işlemeciliğinde, ahşap oymacılığında kullanılır. Osmanlı döneminde her tarafta hat kullanılmış. Sadece düz yazı kullanılmamış. Eski paralara baktığımız zaman bile yine oraya bir hattatın eli değmiş. Bazen özel sipariş ile mezar taşlarına yazarız. Hatta en son şahsımıza nasip oldu; Dergâh Camii İmamı Molla Sabri üstadın mezar taşına yazmak bize nasip oldu. Hüsn-ü hat ile nesihle yazdık. Talep eden olunca hat yazılabiliyor. Günümüz kurumlarımızdan da talebimiz bu; bir yapı yapıldığı zaman bir hattata bir kitabede yazın. Elimizde belge şeklinde yazılsın. Osmanlıda bu her yerde yapılmış ama günümüzde maalesef yok. Gelecek nesil için bir örnek teşkil eder." şeklinde konuştu.

"Atölyeler tahsis edilip sanatçıların önü açılmalı"

Sanatçıların önünün açılması gerektiğini belirten Özbek, "Her işte olduğu gibi sanat anlamında da sanatçıların önünün açılması gerekiyor. Hat sanatı başta olmak üzere diğer sanatçıların önünün açılması gerekiyor. Bunu da kurumların yapması gerekiyor. Atölyeler inşa edecekler. Atölyeler kuytu köşede değil şehrin kalbinde, insanların rahatlıkla gelebileceği, ders alabilecekleri herkese açık mekanları tahsis edip sanatçıların önü açılmalı. Maalesef günümüzde bu anlamda yeterli bir destek göremiyoruz." dedi. (İLKHA)

"Türkiye, güneş ve rüzgârdan ihtiyacının yüzlerce katı enerji üretilebilir" "Türkiye, güneş ve rüzgârdan ihtiyacının yüzlerce katı enerji üretilebilir"
Kaynak: ilkha