Mangalar, genellikle çizgi roman veya grafik roman olarak tanımlanan Japon kökenli eserlerdir. Çocuklar arasında popülerlik kazanan mangalar, çeşitli türlerde ve içeriklerde olabilmektedir. Bunlar arasında macera, fantastik, bilim kurgu, romantizm gibi çeşitli türler bulunmaktadır. Ancak, bazı mangalar şiddet gibi yetişkin içerikler içerebiliyor.
Konuyla ilgili İLKHA muhabirine konuşan Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Genel Sekreteri Talat Yavuz, yabancı kültürlerin yerine çocuklarımızı yerli ve İslam eserlere yönlendirmemiz gerektiğinin altını çizdi.
Dijitalleşen çağda çocuklara kitap okuma alışkanlığının nasıl kazandırılacağı konusunda tavsiyelerde bulunan Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Talat Yavuz, çocuklar arasında popülerleşen mangaların (Japon çizgi romanı) çocuklar için uygun olmadığına işaret etti.
"Kitap okumayı alışkanlık haline getirelim"
Her türlü çalışmanın kıymetli olduğunu belirten Yavuz, "Aile çok önemli. Ailenin ilk etapta neye değer veriyorsa çocuk da ona göre çalışıyor. Bizim sistemi dönüştürmemiz lazım. Eğitim sistemini sınav baskısından kurtarmamız lazım. Ailelerin bu konuda duyarlı olması lazım. Bunun bir ulusal seferberliğe dönüşmesi lazım. Kitap okumanın kamu spotlarıyla özendirilmesi lazım. Bu anlamda yatırım yapan belediyelerin çabalarının çok kıymetli olduğu gün yüzüne çıkarılması lazım. Bu alanda yarışmalar, kampanyalar, kütüphanelerin oluşturulması, internet ortamında kitaplara ulaşımın kolaylaştırılması ve bu anlamda yürütülen projelerin hepsi kıymetli. Yeter ki bir öğrencimize kitap okumayı alışkanlık haline getirebilelim. Bunu yaptığımızda zaten o çocuk, giderek arkadaş çevresine, yetişkinliğinde, kendi çocuklarına, nesiller arasında yürüyen bir sistematik mekanizmaya dönüşecektir." dedi.
"Yabancı kültürlerin ürettiği kahramanlar çok sempatik olsa da aslında bizim çocuklarımıza başka mesajlar veriyor"
Yabancı kültürler yerine yerli kültürlere çocukların yönlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Yavuz, devamında şunları aktardı:
"Yabancı kültürlerin ürettiği kahramanlar çok sempatik olsa da aslında bizim çocuklarımıza başka mesajlar veriyor. Çocuklarımız yabancıların çizimleri üzerinden internete sürükleniyor ve başka alışkanlığa yöneliyor. Bir salgının, bir virüsün yayılarak bütün dünyayı esir aldığı gibi çocuklarımızı da hareket, enerji ve şiddette özendiren, gerçek hayatmış gibi sunan çizgi filimler, kahramanlar aslında sakıncalı içeriklerdir. Bizim bu noktada ısrarla kendi değerlerimizi; faydalı, öğretici, bir değeri işleyen ve bize ait bir şeyleri anlatan filmlere yönlendirmemiz lazım."
"Bizim kendi tarih ve kültürümüzü anlatacak içerikler; çizgi filmler ve ders içeriği olmalıdır"
Son olarak Yavuz, "Bizim bu noktada şunu ısrarla söylememiz lazım. Çocuklarımız; bilimin, modanın kaynağının Batı olduğunu düşünüyor. Halbuki zamanında bizim dünyaya şekil verdiğimizi, bilimin temelini İslam bilim adamlarının attığını, Batının sonradan İslam düşünürlerinin ve İslam bilim adamlarının temelini attığı şeyin üzerinden geliştirdiğini öğretmeliyiz. Eğer çalışırsak uzun vadede yeniden bilimsel gelişmeyi ele alacağımızı, bu öz güveni vermemiz lazım. Onun için ısrarla bizim kendi tarih ve kültürümüzü anlatacak içerikler; çizgi filmler ve ders içeriği olmalıdır. Eğitim sistemimizde müfredat tartışmaları da buradan geliyor. Bizim çocuklar her şeyi Batının yaptığını, en önde onların olduğunu düşünüyor. Onun için biz müfredatı ve eğitim sistemini sorgularken kendi tarihimizden vermemiz gerektiğini söylüyoruz. Çizgi filmde de seçilecek kitaplarda da öyle. Ders içerisinde de öyle. Televizyondaki görselden bir ülke kendi çocuklarını Batı hayranlığıyla değil kendi özgüveniyle, tarihini ön planda tutmalıdır. Biz büyük bir milletiz ve geçmişte medeniyetlere beşiklik eden bir coğrafyada yaşıyoruz. Bunları verdiğimizde zaten arkası gelecek. Çocuk izleyeceği filmi, ilgi alanını, okuyacağı kitabı ve bakacağı yeri doğru seçecektir." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)
