RÖPORTAJ

"Prof. Dr. Epçaçan'dan Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'ndeki belirsizlikler ve uygulama zorlukları

Siirt Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Eğitim Programları ve Öğretim Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Cevdet Epçaçan, Milli Eğitim Bakanlığı'nın "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" başlığı altında yayınladığı ve eğitim camiası ile akademisyenlerin görüş ve önerilerine sunduğu program hakkında konuştu.

 

Eğitim alanında önemli bir adım olarak değerlendirilen Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin, gelecek dönemde eğitim sistemine nasıl yansıyacağı ve uygulanabilirliği konusunda detaylı çalışmaların yapılması gerektiğini vurgulayan Epçaçan, programın mevcut eğitim yapısına uygunluğu ve öğretim programlarının somutlaştırılması konularında belirsizlikler olduğunu ifade etti.

Programın öğrenci değerlendirmesi, değerlerin işlenişi ve öğretmen yetiştirme süreçleri gibi konularda netlik sağlamadığını belirten Epçaçan, özellikle programın milli ve manevi değerlerle bezenmiş olmasına rağmen, bu değerlerin nasıl entegre edileceği ve öğrencilere nasıl kazandırılacağı konusunda belirsizliklerin bulunduğunu dile getirdi.

Epçaçan, çocuk yaşta uyuşturucu kullanımı ve aile değerlerinin zayıflaması gibi sorunların Maarif Modeli'ni oluştururken etkili olduğunu belirtti. Bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için sadece bir taslak programın yeterli olmadığını, kapsamlı bir seferberliğin gerektiğini vurguladı.

Günümüzde çok ihtiyaç duyulan empati ve hoşgörü değerlerinin programda yer almadığını ifade eden Epçaçan, "Eğer bugün Gazze'de insanlar katlediliyorsa, dünyanın farklı yerlerinde mazlumlar zulme uğruyorsa, bu empati duygusunun veya hoşgörü değerinin tamamen yok olmuş olması kaynaklı bir durumdur." dedi.

"Böyle bir programın uygulanması zor ancak yine de tamamen vazgeçilmemeli"

Programın hazırlanış amacının her alanda yetkin ve erdemli bireyler yetiştirmek olduğunu ifade eden Epçaçan, "Programda vurgulanan beceri temelli hususlar ön plana çıkıyor. Ancak böyle bir program, mevcut eğitim sistemimizin yapısı ile değerlendirildiğinde çok mükemmel ve idealist bir program olsa da önümüzdeki dönemde 1, 5 ve 9. sınıflarda nasıl uygulanacağı belirtilmemiş. Çünkü öğretim programları ne kadar mükemmel olursa olsun, bu programların somut ve gerçek hayattaki yansımaları ders kitaplarında, öğretim araç ve gereçlerinde ve öğrenme yaşantılarında görülür. Bunların tam anlamıyla nasıl yansıtılacağı ise bir muamma. Diğer taraftan, böyle bir bireyi yetiştirmek ne derecede mümkün, açıkçası şu anki koşullar itibarıyla biraz zor. Çünkü bu programla biz, Eflatun'un devletindeki veya Farabi'nin Medinetü'l-Fazıla'sında geçen erdemli bir birey ve erdemli bireylerin oluşturduğu bir toplumu yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Günümüz koşullarında böyle bir programın hayat bulması zor ama bütünüyle de hayata geçemeyecek olmasından dolayı tamamen vazgeçmek de doğru değil. Zaten biz eğitimcilerin temel hedefi erdemli bireyler yetiştirmektir. Eğitim kurumlarının temel amacı, sadece derslerin öğretimini sağlamak değil, aynı zamanda sağlam karakterli bireyler yetiştirmektir." dedi.

"Program içerik olarak dindar ve Müslüman kimliğine sahip bireyler yetiştirme açısından net bilgi vermiyor"

Eğitim programlarının bir anda hazırlanamayacağını, bunun için ihtiyaç analizi çalışmalarının yapılması gerektiğini belirten Epçaçan, "Bu eğitim programı hangi ihtiyaç analizi sonucunda hazırlandı? Hangi ihtiyaçlar böyle bir programın hazırlanmasını gerektirdi? Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu konuda net bir çalışmasına rastlamak mümkün değil. 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin alt yapısının, K12 becerileri ve UNICEF iş birliği ile gerçekleştirilen çalıştaylardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Her ne kadar milli ve manevi değerlerle bezenmiş bir öğretim programı olduğu iddia edilse de K12 becerileri çerçevesinden baktığımızda Batı kaynaklı, küresel olarak hakim olan siyasi ve ekonomik anlayışın kabul ettiği evrensel değerleri kazandırmayı amaçlıyor. Ancak, program içerik olarak dindar ve Müslüman kimliğine sahip bireyler yetiştirme açısından net bilgi vermiyor. Bazı noktalarda milli ve manevi değerlerimiz kavramları kullanılsa da bunların nasıl entegre edileceği ile ilgili bilgi vermiyor." diye konuştu

"Bakanlığın görüş ve önerileri ne kadar dikkate alacağı konusunda şüphe var"

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde yaşanabilecek sorunlardan bir tanesinin de mevcut eğitim sistemindeki sınavlar olduğuna dikkat çeken Epçaçan, "Teste, çoktan seçmeli sisteme dayalı veya kimin daha başarılı olduğunu, kimin daha yüksek puan aldığını belgelemeye yönelik sınav sistemi, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde bulunmuyor. Bu konuda da herhangi bir bilgi verilmemiş. Öğrenci değerlendirmesinin nasıl yapılacağı belli değil. İki model arasında bir çatışma veya uyumsuzluk olduğunu söyleyebiliriz. Modelin handikaplarından bir diğeri de model askıya çıkarıldı ve eğitim camiasından, öğretmenlerden, her kesimden görüş istendi. Ancak bu görüşler istenmiş olmasına rağmen, süreç tamamlanmadan Milli Eğitim Bakanlığı kendi içinde modeli tanıtacak formatör öğretmenlere eğitim vermeye başladı. Bakanlığın, istemiş olduğu görüş ve önerilerin ne kadarını dikkate alacağı şüphe uyandırıyor." endişesini paylaştı.

"2 değerin ihmal edildiğini görüyoruz, empati ve hoşgörü"

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde 20 temel erdemden bahsedildiğine dikkat çeken Epçaçan, "Başta adalet erdemi çok önemli. Bizim toplum yapımızın değer verdiği aile bütünlüğü gibi kavramlar var. Dürüstlük, doğruluk, yardımseverlik, tasavvuf gibi ancak 2 değerin ihmal edildiğini görüyoruz. Günümüzde çok ihtiyaç duyduğumuz empati ve hoşgörü değerlerinin maalesef bu programda yer bulmadığını göremedik. 2 temel evrensel değerin temel erdemler arasında yer alması gerekirdi. Eğer bugün Gazze'de insanlar katlediliyorsa, dünyanın farklı yerlerinde mazlumlar zulme uğruyorsa, bu empati duygusunun veya hoşgörü değerinin tamamen yok olmuş olması kaynaklı bir durumdur. Sağlam karakterli, ruh, beden bütünlüğünü kazanmış, yetkin, erdemli bireyler yetiştirebilmemiz için toplum olarak topyekûn bir seferberlik içinde olmamız gerekir. Bu da nereden başlayacak? Aileden. Öğretmen yetiştirme sistemimizi yeniden gözden geçirmemizi gerektirecek. Halihazırda öğretmenlik yapan öğretmenlerin tekrar karakter, değer, hizmet içi eğitim seminerlerine tabi tutulmaları gerekecek. Ezberci bir eğitim değil, öğrendiklerini hayata geçirmiş, eylemlerini ve söylemlerini birleştirmiş insanları yetiştirecek bir eğitim olması gerekir. Yoksa sizin yetkin ve erdemli bireyleri yetiştirme iddianız sadece havada kalır." ifadelerini kullandı.

"Din kültürü ve ahlak bilgisi dersleri ile diğer dersler arasındaki çatışmaların çözülmesi, erdemli bireyler yetiştirme hedefi için önemli"

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin çıkış noktalarından bir tanesi olarak günümüzde yaşanan karakter ve değer yozlaşmasının hayatın her alanında kendini göstermesi üzerinde duran Epçaçan, "Çocuk yaşta kullanılan uyuşturucu ve bağımlılık yapan maddelerin ilkokul ve ortaokul seviyelerine kadar düşmüş olması, aileye duyulan ilgi, saygı ve değerin toplum nezdinde giderek zayıflaması bakanlık yetkililerini, bu gibi sebeplerden harekete geçirmiştir ki 'Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nde özellikle ruh ve beden bütünlüğünü kazanmış, yetkin, erdemli bireyler yetiştirme iddiası kendisini göstermiştir. Ancak bunu başarabilmek için topyekûn bir seferberlik gerekmektedir. Sadece bir taslak öğretim programı hazırlamakla bu mümkün olmayacaktır. Madem erdemli bir birey yetiştirmek isteniyor, madem milli ve manevi değerlere sahip bireyler yetiştirilmek isteniyor, önümüzdeki dönemde ders kitapları hazırlandığında din kültürü ve ahlak bilgisi gibi dersler ile sosyal bilgiler gibi diğer fen ve biyoloji gibi dersler arasındaki öğrencileri ikilemde bırakacak bazı çatışma durumlarının giderilmiş olmasını bekliyorum. Öğrencilerin düşünsel ve inanç olarak ikilemde ve şüphede bırakacak bazı noktalara açıklık getirilmelerini umuyorum. Umarım ders kitaplarında bu ikilem ve çatışma durumu giderilir. Ancak bu ikilem durumunun nasıl giderileceği hali hazırdaki taslak programda net bir şekilde kendini göstermemektedir." ifadesini kullandı. (İLKHA