RÖPORTAJ

Müftü Yardımcısı Turgut: Hac gitmekle değil, dönmekle başlıyor

Hac ibadeti ile ilgili açıklamalarda bulunan Şanlıurfa İl Müftü Yardımcısı Abdülhamit Turgut, hacca giden bir Müslüman döndüğünde tekrar yaptığı günahlara dönmemesi gerektiğini vurguladı.

Hacca gidiş tarihi 9 Mayıs ile 12 Haziran arasında gerçekleşecek. Hac dönüşleri ise 22 Haziran ile 17 Temmuz arasında yapılacak.

Suudi Arabistan Hac ve Umre Bakanlığı ile imzalanan 2024 yılı Hac Protokolü kapsamında bu yıl 83 bin 430 hacı adayı kutsal topraklara gidecek. Kurban Bayramı, 16 Haziran Pazar günü başlayacak. 4 gün sürecek olan bayram 16-17-18-19 Haziran tarihlerinde idrak edilecek. 15 Haziran Cumartesi günü ise Kurban Bayramı arifesi eda edilecek.

Hac ve umreden sorumlu İl Müftü Yardımcısı Abdülhamit Turgut, hac ibadeti ile ilgili İLKHA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. 

"Oraya giden bir Müslüman birlik, beraberlik ve birleştirici olmayı öğreniyor"

Turgut, "Hac mevsimi 9 Mayıs tarihi itibarıyla başladı. Biz Şanlıurfa İl Müftülüğü olarak kurası çıkan hacılarımızı 3 günlük bir zaman zarfında Medine'ye yolcu ettik. Haccın tamamı aslında sembollerden ibarettir; şeytan taşlama, tavaf ve ihram gibi bu sembollerin bir mümin için bilgilendirici ve şuur eğitimi oluyor. Oraya giden bir Müslüman birlik, beraberlik ve birleştirici olmayı öğreniyor; aynı zamanda ölmeden önce adeta bir ölüm provası yapıyor. Çünkü Arafat günü yaklaşık 5-6 milyon Müslümanla birlikte üzerlerinde sadece kefenle, zengin, fakir, üst rütbeli görevli, işçi ve memur olanlar var ama o gün herkes iki parça beyaz kumaştan başka bir şey giyemez. İstese bile herhangi bir kıyafet giyemez eğer giyerse hacı olamaz. Arafat ve ihram, dünya malının ve dünya makamlarının hiçbir değerinin olmadığını hacca giden Müslümanlar bunu idrak eder." dedi.

"Hac, gitmekle değil, dönmekle başlıyor"

Hacca gidip gelen bir Müslümanın tekrar aynı günahlara bulaşmaması gerektiğinin altını çizen Turgut, "Şeytan taşlama aslında orada sembolik bir durumdur; bizatihi şeytan orada bulunmuyor. Oraya gidip taş atan bir mümin, aslında nefsine ve şehvetine taş atıyor, aynı zamanda Allah'a söz veriyor. Taş atarken şunu düşünmesi lazım; 'ben Allah'a söz verdim, bundan sonra şeytan ve avenesinin bana söyleyeceği, hoş göreceği, süslü göstereceği hiçbir şeyi yapmayacağım. Allah'ın dediğini yapmaya çalışacağım.' Dolayısıyla Hac gitmekle değil, dönmekle başlıyor. Bizim bölgede şöyle bir kanaat var; 'Hacca gitti döndü ama aynı davranışlarına devam ediyor' sözünün haklılık payı var. Çünkü orada adeta ölüp tekrar diriliyorsun. Ölen ve tekrar dirilen bir Müslüman, bir kul, olumsuzluk anlamında söylüyorum, tekrar o günahlara, Allah'a isyan olan şeylere dönmemeli. Allah'a söz vermişti, bir daha dönmemek üzere söz vermişti. Dolayısıyla hacca giden bir Müslüman, o eğitimi, şuuru alarak dönmeli ve hayatı boyunca bunu devam ettirmeli." diye konuştu.

"Hac, İslam'ın 5 şartından biridir"

Turgut sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hac, İslam'ın 5 şartından biridir. Bu da imkânı olan kardeşlerimize farzdır. Bazen bu detayı da kaçırıyoruz yani imkânı olan/olmayan her Müslüman oraya gitmek ister. O atmosferi yaşamak ister ama Ayette 'Allah'ın kullar üzerindeki hakkıdır O'nun beytini (Kâbe'yi) ziyaret etmek' Ayetin sonunda da 'Gücü yetenlerin' diyor. Tabii gücü yetme maddi/manevi olabilir. Eğer bir özrü varsa, hasta ise gidemiyorsa malı olsa da hac ona farz değildir ama bir vekil gönderebilir. Aynı şekilde maddi imkânı yoksa, Allah ona da farz kılmamıştır."

"Kaçak yollarla bunlara tevessül edilmemesini tavsiye ediyoruz"

Hac ibadetini yapmak için farklı yollara başvuranların Arafat Tepesi'ne çıkarılmayacağını söyleyen Turgut, "Şu an hacca gitme kurayladır. Suudi Arabistan'ın belirlediği, her ülkeye verdiği bir kontenjan var. O kontenjan dahilinde kayıtlarını yapan Müslümanlar arasında kura çekiliyor ve kurada ismi çıkanlar gidebiliyor. Bu sene için diyorum, birçok yollarla gidenler oldu. Bize gelen bilgiye göre de bunları Arafat'a çıkarmayacaklar. Arafat'a çıkmayan kişi de hacı olamıyor çünkü Peygamberimiz 'Hac Arafat'tır' diyor. Maddi manevi olarak imkânı olan, gücü yetenler kaydını yaparlar ve ne zaman kurada ismi çıkarsa o zaman hacca gitme imkanını elde edebilir. Eğer imkânı olduğu zaman kaydını yapmışsa, vefat etse dahi herhangi bir vebali yoktur. Farklı yollarla, kaçak yollarla bunlara tevessül edilmemesini tavsiye ediyoruz." şeklinde konuştu. (İLKHA)