SİYASET

HÜDA PAR: Partimize yönelik iftira merkezli politikanın nedeni siyonist barbarlığa yönelik tutumumuzdur!

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan haftalık gündem değerlendirmesinde iç ve dış gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulunuldu.

HÜDA PAR Genel Merkezi tarafından yayımlanan haftalık gündem değerlendirmesinde; HÜDA PAR hakkında son günlerde başlatılan karalama kampanyaları, çocuk cinayetleri-tacizler-ahlaki yozlaşma, eğitimde norm kadro sorunu ve Gazze'de devam eden soykırım konuları ele alındı.

HÜDA PAR'ın siyonist israil saflarında yer alarak soykırıma iştirak eden çifte vatandaşların yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılmaları ile ilgili verdikleri kanun teklifi sonrasında küresel vesayet odaklarının aparatları tarafından hedef alındığı belirtilen gündem değerlendirmesinde şu ifadelere yer verildi:

"siyonist israilin Gazze'de sergilediği vahşete karşı duran, her durumda Filistin halkı ile dayanışma sergileyen partimiz son aylarda siyonizmin ülkemizdeki truva atlarının hedefi haline gelmiştir. Partimizin kuruluşundan sonraki ilk yıllarda sistematik bir şekilde saldıran küresel vesayet odaklarının aparatları, siyonist israil saflarında yer alarak soykırıma iştirak eden çifte vatandaşların yargılanması ve vatandaşlıktan çıkarılmaları ile ilgili verdiğimiz kanun teklifinden sonra iyice azıttı. DEM ve CHP kanun teklifimizin görüşülmesine ret oyu verdikten sonra, partimize yönelik son derece provokatif bir tutumla iftira ve hakaret kampanyası başlattı.

Kürt çocuklarını 40 yıldır gâh sosyalizm adına gâh Amerikan emperyalizminin çıkarları uğruna öldürten, çukurlara gömen vahşi terör örgütü PKK ve onun borazanı DEM ile CHP, Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe'deki menfur cinayetten nemalanmak için insanlık ve vicdan sınırlarını aşan küstah açıklamalarda bulunmaya, inatla iftira siyaseti gütmeye devam ediyor. HÜDA PAR'a yönelik iftira merkezli ve tezyif amaçlı bu politikanın tek nedeni partimizin siyonist barbarlığa yönelik tutumudur."

"siyonist terör şebekesini ciddiye almadığımız gibi onların bu topraklardaki bekçilerini de kaale almıyoruz"

Narin cinayetini HÜDA PAR ile ilişkilendirmek için iftira kampanyaları yürütenlerle ilgili sert ifadelerin yer aldığı gündem değerlendirmesinde, "PKK, DEM, CHP ve Kürtlerin sırtından geçinen gazeteci kılıklı marjinal Türk solunun lümpen yazarları, soykırımcı israilden aldıkları direktifle Narin cinayetini HÜDA PAR ile ilişkilendirmek için onlarca kez 'zihinsel zavallılar' durumuna düştüler. Bu zavallılar bilsin ki! siyonist terör şebekesini ciddiye almadığımız gibi onların bu topraklardaki bekçilerini de kaale almıyoruz. İleriki günlerde siyonizmin arka bahçesindeki zararlı otlar tarafından başka başka tezviratlarla da hedef alınacağımızı biliyoruz ama siz de şunu iyi bilin ki HÜDA PAR, hiçbir ahlaksıza sesi çok çıkıyor diye boyun eğmez ve eğmeyecektir! Filistin halkının haklı mücadelesini savunmaktan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz." denildi.

"CHP ve Kürt solu, çocuğa ya da kadına yönelik suçlarda faturayı aziz İslam'a kesmekte. Onların asıl dertleri ne çocuğu ne de kadını korumaktır, dertleri İslam iledir"

Çocuk cinayetleri, tacizler, ahlaki yozlaşma konularına da yer verilen gündem değerlendirmesinde, "Toplumun en savunmasız, en masum kesimi olan çocuklara yönelik artan cinayet, taciz ve istismar vakaları, çocuklarımızı yeterince koruyamadığımızın açık bir göstergesidir. Hâlbuki çocukların güvende olmadığı bir toplumun geleceği tehlike altındadır. Geleceğimizi çalmak isteyen kirli ellerin çocuklara uzanmasına engel olmak devletin asli vazifesidir. Toplumsal alanda yaşanan yozlaşmanın vahametini gösteren bu durum, Kemalizm'in yüzyıldır toplumu ahlaki erdemlerden ve inanç değerlerinden uzaklaştırmak için kurduğu sistemin sonucudur. Maalesef kendisini bu sistemin sahibi olarak gören CHP ve ona payandalık yapan Kürt solu, çocuğa ya da kadına yönelik suçlarda faturayı, 100 yıldır devlet ve toplum hayatından çıkarılmış olan aziz İslam'a kesmekte, her türlü iftirayı atmaktan geri durmamaktadır. Onların asıl dertleri ne çocuğu ne de kadını korumaktır. Dertleri İslam iledir, savaşları İslamî değerlere ve ahlaka karşıdır. Ahlaki yozlaşmayı durdurmanın yolu ise toplumu yeniden ahlaki, vicdani, insanî değerlerle buluşturacak adil bir sistemi ihya etmekten geçmektedir." ifadeleri yer aldı.

Eğitimde norm kadro sorunu

Eğitimde norm kadro sorununun da yer aldığı gündem değerlendirmesinde şunlar kaydedildi:

"Yeni eğitim-öğretim dönemi, eğitim sisteminin kronikleşmiş ve adeta kangrene dönüşmüş sorunlarıyla birlikte geçen hafta başladı. Bu sorunların en önemlilerinden biri de bir türlü kapatılamayan öğretmen açığıdır. Belli branşlarda norm kadro fazlası bulunup yığılmalar oluşurken birçok branşta ise norm kadro açığı yaşanmaktadır. Türkiye genelinde 91 bin 484 norm kadro açığı bulunmasına rağmen, 60 bin civarında norm kadro fazlası öğretmen görev yapmaktadır. Bu dengesizlik, ücretli öğretmenlik uygulamasıyla çözülmeye çalışılsa da bu hem yetersiz kalmakta hem de öğretmenlerin düşük ücretlerle ve özlük hakları tanınmadan çalıştırılması gibi kabul edilemez bir durumu beraberinde getirmektedir.

Türkiye genelinde 29 bin 103 sınıf öğretmeni norm fazlası durumundadır. Diğer branşlarda da norm fazlası öğretmenler bulunmaktadır. Ankara, Mersin, Antalya, Adana, İzmir ve Aydın gibi yaklaşık 15 ilde ihtiyaçtan fazla sınıf öğretmeni vardır. Ankara, Diyarbakır, Şanlıurfa gibi illerde diğer branşlardaki norm kadro açıkları ücretli öğretmenlerle kapatılırken, Samsun gibi illerde norm kadro fazlası yaşanmaktadır.

Bu sorun, Millî Eğitim Bakanlığının atama ve yer değiştirme işlemlerinde izlediği sürecin daha etkin bir şekilde planlanarak işletilmesi, norm kadroların doğru bir şekilde belirlenmesi ve öğretmenlerin ihtiyaçlara göre atanmasıyla çözülmelidir. Ayrıca, ücretli öğretmenlik uygulamasına da son verilerek bütün öğretmen alımları kadrolu olarak yapılmalıdır. Eğitimde sürdürülebilir bir sistem için, tüm öğretmenlerimize hak ettikleri saygı ve özlük hakları verilmelidir."

"Sadece Gazze değil Filistin topraklarının her karışı işgal ve katliama maruz kalıyor"

Son olarak Gazze'de devam eden soykırımın yer aldığı gündem değerlendirmesinde, "siyonist işgal rejiminin Gazze'de 11 aydır sürdürdüğü katliamda şehit sayısı her geçen gün artıyor. Uluslararası kuruluşların merkezleri ve güvenli alan olduğu iddia edilen bölgelerdeki çadırlar füzelerle hedef alınarak onlarca kişi acımasızca katlediliyor. Sadece Gazze değil Filistin topraklarının her karışı işgal ve katliama maruz kalıyor.

Gazze'deki soykırımına, Filistin'deki işgaline göz yumulan işgal rejimi, saldırılarını sınır ötesine taşıyarak son olarak Suriye'yi kapsamlı bir saldırıyla hedef almış, Lübnan'a yönelik kara işgali hazırlıklarını başlatmıştır. Ülkelerin egemenliklerini yok sayan, hiçbir kural tanımayan işgalci rejim tüm bölgeyi kana bulamayı, çıkarları doğrultusunda dizayn etmeyi planlamaktadır. Bazı ülkeler ise sessizlikleri ve dahası siyonist rejime olan destekleriyle buna ortak olmaktadır." ifadelerine yer verildi.

"Filistin topraklarında başta siyonist rejim olmak üzere hiçbir yabancı gücün varlığına onay verilmemelidir"

Filistin topraklarında başta siyonist rejim olmak üzere hiçbir yabancı gücün varlığına onay verilmemesi gerektiği vurgulanan gündem değerlendirmesinde "Bu doğrultuda ABD tarafından görevlendirilen Birleşik Arap Emirlikleri, Gazze ile Mısır arasındaki 'Selahaddin Ekseni' adıyla bilinen bölgeye ortak 'Arap Gücü' konuşlandırılması için sözde diplomasi yürütmektedir. Bu girişim, siyonist israilin aralık ayında gündeme getirdiği planla örtüşmekte ve BAE bu çalışmasıyla siyonist rejimin çıkarlarını korumaya çalışmaktadır. Mısır'ın, işgalcinin çıkarına yönelik bu planı açıkça reddetmesi gerekmektedir. Filistin topraklarında başta siyonist rejim olmak üzere hiçbir yabancı gücün varlığına onay verilmemelidir." denildi.

"Her bir karışı işgalcilerin hedefi haline gelen bölge ülkeleri bu ikiyüzlülüğe güçlü bir şekilde dur demek zorundadır"

Ayşenur Ezgi Eygi olayının da dile getirildiği gündem değerlendirmesinde, Suriye ve Lübnan'a yaklaşan işgal ve katliamın tüm bölgeye yayılacağı uyarısında bulunularak şu ifadelere yer verildi:

"Soykırım finansörü ABD'nin Başkanı Biden'in ABD vatandaşlığı da olan ve işgal altındaki Batı Şeria'da işgalci siyonistlerce katledilen Ayşenur Ezgi Eygi hakkında, 'Öyle gözüküyor ki bu bir kazaydı, kurşun yerden sekerek kaza ile onu vurmuş.' şeklindeki açıklamasıyla soykırımı destekleyen politikasını bir kez daha ortaya koymuştur. Kendi vatandaşlarını değil, işgal rejiminin çıkarlarını koruyan ABD'nin Gazze'de ateşkesi sağlayacağına inanmak gülünçtür. Uluslararası kuruluşlar ve her bir karışı işgalcilerin hedefi haline gelen bölge ülkeleri bu ikiyüzlülüğe, bu katliama ve istikrarsızlığa güçlü bir şekilde dur demek zorundadır. Aksi takdirde yavaş yavaş Suriye ve Lübnan'a yaklaşan işgal ve katliam tüm bölgeye yayılacaktır." (İLKHA)