İSLAM DÜNYASI

Eğitimciler: Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş

Eğitim-Bir-Sen Mardin Şubesi İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nde bir araya gelen eğitimciler, meslek kanununda, bütün eğitim çalışanlarının statü ve unvan farkı gözetilmeksizin aynı haklara erişimlerinin mümkün hale getirilmesini ve özlük haklarının tanımlanması çağrısında bulundu.

Mardin İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde yapılan basın açıklamasını Eğitim-Bir-Sen Mardin Şube Başkanı Abdüsselam Demir okudu.

Bir araya gelen eğitimciler, öğretmenlik Meslek Kanunu'nun ayrıştırıcı olmaması aksine kapsayıcı olması gerektiğini dile getirdi.

Demir konuşmalarında şu sözlere yer verdi:

Uzun yıllar ihtiyaç haline gelen ve yıllarca talep ettiğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu, nihayet bundan iki yıl önce çıkarılmıştı. Ancak ne yazık ki çıkarılan kanun, bütün uyarılarımıza rağmen ihtiyacı karşılayacak şekilde düzenlenmemiş, daha ilk uygulamasında yetersizliği ortaya çıkmıştı. Kapsamı dar tutulmuş; şube müdürlerini, ilçe Milli Eğitim Müdürlerini, İl Milli Eğitim Müdür Yardımcılarını, bakanlık ve eğitim müfettişlerini,  şahsa bağlı uzmanları ve araştırmacıları kapsam dışı bırakan mevcut kanunun bir kısım maddeleri ise Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bu günlerde yetersizliği açık ve iptal edilen maddeleri ile uygulama şansı kalmayan kanunun yeniden düzenlenmesi ve bu sefer kapsamı geniş, şiddete yaptırım içeren ve eğitimcilerin tamamını memnun edecek bir kanun tasarısı, TMBMM gündemine gelsin istiyoruz.  Ülkemizin kamu personel sistemi, kamu politikasının belirlenmesi, yürütülmesi ve düzenlenmesi konusunda şef, şube müdürü, daire başkanı, genel müdür şeklinde hiyerarşik sıralanan yönetim hizmetleri kadro grubu şekilde tasarlanmıştır."

"Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş"

Öğretmenlik meslek kanununda sınırlı özlük hak ve yetkileri verildiğini belirten Demir, "Nitekim kariyer uzmanlığından şef ve daha üstü kadrolara uzanan bir mesleki kariyer ve görevde yükselme silsilesi kurgulanmıştır. Ancak yönetim hizmetleri kadro grubuna görev, yetki ve sorumluluklarının genişliğiyle uyumlu olmayacak şekilde sınırlı özlük hakları ve yetkileri verilmiştir. Hiyerarşik olarak kendilerine bağlı ve yönetim, karar alma, uygulamaya koyma, hesap verme sorumluluğu bulunmayan diğer kamu görevlilerinden çok da farklılaştırılmamış bir seviyede özlük haklarının verildiği görülmektedir. Mevcut Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda da kanunun kapsamı yönüyle düğme daha baştan yanlış iliklenmiş, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanları, eğitim öğretimin içerisinde bilfiil bulunan ve çoğunlukla da öğretmenlik unvanını kazanılmış hak olarak uhdesinde bulunduran şube müdürleri ile dengi ve üstü kadrolarda bulunanlar, fiilen öğretmenlik yapmadıkları ve genel idare hizmetleri sınıfına dâhil olmaları gibi gerekçelerle kariyer basamakları sınavına girmelerine dahi imkân tanınmamıştır." şeklinde ifade etti.

Öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmaması amacıyla protestoda bulunduklarını belirten Demir, "Eğitim yönetiminin yükünü omuzlayan, sorunları sırtlayan millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il milli eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe milli eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınmamasını protesto etmek, Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısında bu konudaki değişiklik talebini ve ihtiyacını haykırmaktır. Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararı sonrası, Bakanlığın girişimiyle yeni bir Öğretmenlik Meslek Kanunu tasarısı hazırlandığını, Cumhurbaşkanlığında son şekli verilen tasarının TBMM’ne sevk edileceğini biliyoruz. Ancak taslağın görüşüldüğü süreçte, çeşitli bahanelerle eğitim çalışanları arasında ayrımcı ve dışlayıcı bakış açısının devam ettirilmeye çalışıldığını görmekteyiz." şeklinde aktardı.

Demir, Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklentinin karşılanması için yetkililere çağrıda bulunarak, "Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun, öğretmenlerin beklentilerini karşılayacak bir içerikle yeniden düzenlenmesi amacıyla Eğitim-Bir-Sen olarak bir kanun taslağı/önerisi hazırlayarak Millî Eğitim Bakanlığı’na, TBMM Başkanlığı’na, Meclis’te grubu bulunan partilerin yöneticilerine sunmuştuk. Söz konusu önerimizde şube müdürü, dengi veya üstü eğitim yönetimi/denetimi kadrolarında bulunanlara da kariyer basamakları sürecinde unvan için başvuruda bulunma hakkı tanınmasını ifade etmiştik. Eğitimcinin hak ve yetkilerini genişleten, ona destek olan bir içerikle Öğretmenlik Meslek Kanunu konusundaki beklenti karşılanmalıdır. Eğitim-Bir-Sen’in bu hususlar temelinde katkı ve destek sunacağını bu vesileyle bir kez daha temin ve teyit ediyoruz. Siyasi iradeyi ve TBMM’yi meslek kanununda beklentileri karşılayan, millî eğitim uzmanı, Bakanlık müfettişi, il millî eğitim müdürü ve yardımcısı, ilçe millî eğitim müdürü, araştırmacı, şube müdürü, eğitim müfettişi, eğitim müfettiş yardımcısı, eğitim uzmanı kadrolarında görev yapanlardan aranan hizmet süresini tamamlayanlara da uzman öğretmenlik/başöğretmenlik unvanına dayalı hakların tanınması konusunda adım atmaya çağırıyoruz." ifadelerini dile getirdi.

“Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir”

Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakatın kaldırılması talebinde bulunan Demir, “Öğretmenlik Meslek Kanunu ekonomik krize kurban edilmemelidir. Ek ders ücreti artırılmalıdır. Uzman ve başöğretmenlik kıdem süreleri söz verildiği gibi 5 ve 10 yıl olmalıdır. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezası katmerli ceza haline getirilmemelidir. Birinci dereceye gelen bütün memurlara 3600 ek gösterge hayata geçirilmelidir. Kadroya geçen öğretmenler, kadrolu öğretmenliğin özlük haklarından faydalanmalıdır. Anayasal bir hak olan aile bütünlüğü teminat altına alınmalıdır. Sözleşmeli öğretmenlik ve öğretmen alımında mülakat kaldırılmalıdır. Yardımcı Hizmetler Sınıfı kaldırılmalı, memurluğa sınavsız geçişin önü açılmalıdır. İptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesine çözüm üretilmelidir. Kamudaki şeflerin maaş dezavantajları giderilmelidir.” ifadelerini kaydetti.

İl Milli Eğitim Şube Müdürü Tekin Oruç ise birçok alanda olan Milli Eğitim Müdür Yardımcılarına tanınan çoğu haklardan yararlanamadıklarını belirterek, "Öğretmenlik yapan ilçe müdürleri, şube müdürleri, milli eğitim müdür yardımcıları bu kadroya atandıktan sonra maalesef bazı haklardan yararlanmamaktadır. Bu vesileyle bu bugünkü basın açıklamasında dediğimiz gibi örneğin şube müdürü olan daha önce öğretmenlik yapmış milli eğitim müdür yardımcısı, ilçe müdürü olan arkadaşlarımız şu anda kendisi müdürü olduğu bir sürü kişilerinden daha az maaşı almaktadır daha az özlük haklına sahip olmaktadır. Şu anda şube müdürü olan arkadaşlarımız maalesef kütüphanelere giderken ücretli kütüphanelere girmektedir ve öğretmen olarak adlandırılmamaktadır. Ayrıca şube müdürlerin çocukları, öğretmenlerin çocukları bursluktan yaranılmakta ama şube müdürlerin çocukları bursluluktan yaranılmamaktadır. Biz yıllarca aslında mağdur edildik, sınavla bir yere geldiğimizden maaşımız, özlük haklarımız yükseleceğine maalesef daha da azalmakta, daha da özlük haklarımız kesintiye uğramaktadır." şeklinde kaydetti. (İLKHA)